Türkiye de eğitim ve bilginin buluşma durağıyız. Haberler, duyurular, bilgiler ve çok daha fazlasını bulabilirsinz.
Globalleşen dünya ile beraber her şeyde olduğu gibi eğitimde de değişmeler meydana gelmeye başladı. Artık dünya genelinde revaçta olan uzaktan eğitim kavramı literatüre girdi. Uzaktan eğitimin ise geçmişten günümüze üç farklı kuşağı bulunmakta. Bunların ilki, öğrenci öğretmen iletişiminin yazışmalar yoluyla sağlandığı geleneksel kuşak. İkinci kuşak, sanayileşmiş, multimedya uzaktan eğitimi olarak da bilinmekte. Bu kuşakta ses ve video ağırlıklı bir uzaktan eğitim yapısı var. Son kuşak ise bilgisayar ve modemi kullanmaya başladı. Birinci ve ikinci kuşağın temel amacı, öğrenme materyallerinin üretime dağılımı.
2020 yılı olağan üstü bir dönemle geldi. Korona virüs dünya genelinde sadece sağlık ve ekonomik problemlerin değil insan ilişkilerinin ve aynı zamanda eğitimin de ciddi anlamda sekteye uğramasına neden oldu. Şüphesiz ki ortaya çıkan bu kriz durumu eğitim alanında da kendini gösterdi. Yaşanan değişiklikler ve bunların sonuçlarını gözden geçirmeden önce eğitim süreç içindeki evrimleşmesine bakmak gerekiyor.
Geleneksel eğitim metotlarında öğretmen temelli sınıf ortamlarında gerçekleşen eğitim, zaman içinde sınıf ortamının yanı sıra öğrenmenin her türlü ortamda gerçekleşeceği ve öğrenci temelli bir sürece dönüştü. Bu dönüşüm öğrenmede öğrencinin aktif öğreneceği, işbirlikçi ve yaparak yaşayarak öğrenme metotlarının kullanıldığı, ceza sisteminin ortadan kalkarak yerinin ödül mekanizmasının aldığı bir dönüşüm olarak karşımıza çıkıyor.
Globalleşen dünya ile beraber her şeyde olduğu gibi eğitimde de değişmeler meydana gelmeye başladı. Artık dünya genelinde revaçta olan uzaktan eğitim kavramı literatüre girdi. Uzaktan eğitimin ise geçmişten günümüze üç farklı kuşağı bulunmakta. Bunların ilki, öğrenci öğretmen iletişiminin yazışmalar yoluyla sağlandığı geleneksel kuşak. İkinci kuşak sanayileşmiş, multimedya uzaktan eğitimi olarak da bilinmekte. Bu kuşakta ses ve video ağırlıklı bir uzaktan eğitim yapısı var. Son kuşak ise bilgisayar ve modemi kullanmaya başladı. Birinci ve ikinci kuşağın temel amacı, öğrenme materyallerinin üretime dağılımı. Bu iki modelde etkileşim oldukça sınırlıdır veya öğrenci –öğretmen ve öğrenci –öğrenci etkileşimi neredeyse hiç yok gibidir. Üçüncü kuşak uzaktan eğitim ise, interaktif medyanın kullanıldığı iletişim ve öğrenmenin sosyal bir süreç olarak kabul edildiği kuşak.
Peki, ülkemizde uzaktan eğitim süreci nasıl işlemekte ve Z kuşağı dediğimiz bu kuşak bu yeni sisteme ne kadar adapte olmakta?
Uzaktan eğitimi geçen seneye kadar en aktif kullanan platform üniversitelerdi. YÖK yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasına ilişkin yaptığı açıklamada “yükseköğretim kurumlarının mali kaynaklarının çeşitlendirilmesi, zenginleştirilmesi ve kaynak kullanılmasında esneklik sağlanması kurgulanacak, sistemin temel ilkelerinden biri olacak” dedi. (YÖK, 2011b) ifadesini kullanarak eğitim finansmanını karşılamak için farklı mekanizmalar kullanacağını açıkça ifade etmiştir. Uzaktan eğitim kurulum ve yayılım aşamasında maliyet açısından yüksek bir maliyet olarak karşımıza çıksa da sürecin gelişimi ve sistemin oturması ile beraber zaman ve mali açıdan tasarrufun yanı sıra kalabalık kitlelere eğitim vererek süreci yönetmeye başladı.
Bilindiği üzere Mart ayı itibariyle Türkiye’de de vaka sayılarında artış gözlenmiş, bir çok sektörde olduğu gibi eğitim sektöründe de sıkıntılar yaşanmış, kriz durumu iyi yönetilememiştir. Mili eğitim bakanlığı süreci yoğun olarak EBA üzerinden ve canlı derslerle işi yürütmeye çalışmış, özel kurumlar ise daha önce var olan sistemleri ya da yeni kurdukları sistem üzerinden eğitim vermeye devam etti. 2019 – 2020 yılının son dönemlerinde yaşanan sıkıntılar ve eksiklikler giderilerek 2020 -2021 eğitim döneminde bu sıkıntıların baş göstermemesi için daha düzenleyici ve iyileştirici çözümler üretilmeye devam edildi.
Planlamasında bu kadar titiz davranılan süreç neden hala sağlıklı yürümüyor? Öğrenciler neden online derslere katılmak istemiyor? Bunları maddeler halinde sıralamak bence en sağlıklısı:
- Ülkenin internet alt yapısı hala istenilen seviyede değil. Bırakın taşraları, köyleri birçok şehir merkezinde bile alt yapıdan kaynaklı bağlantı problemleri yaşanıyor. İnternet sağlayıcı şirketlerin alt yapı ve donanımları yeterli değil.
- Eşit eğitim sunması gereken uzaktan eğitim süreci, materyal eksikliğinden kaynaklı olarak büyük bir kitlenin sürecin dışında kalmasına neden oluyor. Yeteri kadar tablet ya da bilgisayarın olmaması ya da bir evde birden fazla öğrencinin olması ve bunların ders saatlerinin çakışması.
- Derslerin 30’ar dakika ile sınırlandırılması, bağlanma esnasında sistemin öğretmeni atması, tekrar sisteme almaması. Az sürede çok ders vermek ve kaliteyi azaltmak yerine çok sürede az ders vermek daha akılcı bir çözüm olacaktır.
- Eğitim fakültelerinde uzaktan eğitim süreci ile ilgili yeterince eğitim verilmemesi, üzerinde çok durulmaması ve mesleki eğitim olarak meslekte uzun zamandır çalışan birçok öğretmenin bu konuda tecrübesiz olması.
- Öğrenci – öğretmen, öğrenci-öğrenci arasındaki iletişimin öğretmen merkezli ilerlemesi. Özellikle sosyal medyayı aktif kullanan Z kuşağı bu platformda merkezde iken uzaktan eğitim de arka planda kalması; etken değil edilgen olması.
- Ders bitiminde bir değerlendirme kriteri oluşturulup, öğrencinin kendini ve dersi değerlendirmesine fırsat verilmemesi.
Daha bunun iyi sayabileceğimiz onlarca madde olabilir. Bu durumun iyi analiz edilip sürecin daha sağlıklı yürütülmemesi sonucunda kaba bir tabirle bir kayıp neslin ortaya çıkmasını engelleyemeyecektir. Sonuç olarak gözden kaçırılmaması gereken Z kuşağının 2 yaşından itibaren teknolojik aletlerle iç içe olduğu, yeniliklere sürekli açık olduğu, edilgen değil etken ve belirleyici olmak istediğidir. Verilecek eğitim planlaması yapılırken bunları gözden kaçırmamak eğitim kalitesini arttıracağı gibi sürekliliği de arttıracaktır.